![]() |
Steven SPIELBERG |
Bir kamera... Bir tripot... Ve
söylenebilecek iki çift laf!
Her şeyin hazır halde olduğunu düşünün.
Tek yapmanız gereken birinin hayatını anlatan bir belgesel çekmek.
Herkesin tanıdığı biri mi olmalı? Yoksa
hiç kimsenin tanımadığı biri mi? Hani derler ya: "Hiç tanımadığım birine
kendimi saatlerce anlatasım var." Belki de aradığımız şey tam da budur. Bu
cümleyi kuran birisi... Bunların hiçbiri uzaklarda kalmış hayaller değil. Etrafımızda
binlerce insan var. Yoldan geçen birinin hayatını anlatsak olmaz mı? Mutlaka
ünlü birileri mi olmalı? Ya sıradan gibi görünen hayatların ardındaki sıra
dışılıklar?
Ben olsaydım daha 13 yaşındayken 40
dakikalık savaş filmi çekip ödül kazanan üstelik yine bu yaşlarda
arkadaşlarıyla birlikte 8 mm. lik macera filmi çekip bu filmlerin
gösterimlerini evinde ücret karşılığında sunan ve ablasına popcorn sattıran
küçük bir çocuğun hayatını anlatmak isterdim. Çünkü o çocuk büyüdüğünde dünyaca
tanınan usta bir yönetmen olacaktı. Çünkü o çocuk Steven Spielberg olacaktı. Ya
da hayalleri uğruna rahat hayatını bırakıp her türlü sıkıntıya göğüs gererek
sonunda bütün hayallerini gerçekleştiren bir gencin hayatını anlatmak isterdim.
Aslında iki seçenek arasında pekte fark yok. Burada önemli olan bizim hayal
gücümüz ve yavan bir hikayeyi nasıl süslediğimiz. Bütün bunlar yapmak
istediğimiz şeylere net cevaplar veriyor. Siz olsaydınız hangi hikayeyi yazmak
isterdiniz? Daha doğrusu çoktan yazılmış bu hikayelerin hangi kahramanının
hayatını anlatmak isterdiniz?
Önemli olan başarmak mı? Yoksa
başardığının herkesçe bilinmesi mi? Genelde bu soruya verdiğimiz cevap “Tabiki
önemli olan başarmak!" olur. Ama bence herkes tarafından bilinmesi
gerekir. Düşündürücü ve ibret verici hikayesi olan her insanın hakkı verilmeli.
Şimdi tekrar başa dönelim. Spielberg
dünyaca tanınan bir yönetmen olmasaydı çocuk yaşta başardığı onca şeyi kim
bilecekti? Ya da hayalleri uğruna çektiği her sıkıntıya rağmen bunu başaran
kişiyi hangimiz tanıyoruz? Bu iki hikaye arasındaki tek fark şu: "Başarmak
ve başardığını göstermek".
Bu yüzden hayatta başardığımız şeyleri
insanlarla paylaşmak başkaları için umut ışığı olabilir. Burada amaç başarımız
ve egomuz arasında arkadaşlık kurmak değil, insanların yoluna ışık tutmaktır.
Yine ben olsaydım kapalı kapılar ardında
kalmış başarı hikayelerinin kahramanlarının hayatını anlatan belgeseller yapmak
isterdim. Peki ya siz?