13 Eyl 2015

SİZ OLSAYDINIZ?

spielberg
Steven SPIELBERG
Bir kamera... Bir tripot... Ve söylenebilecek iki çift laf!

Her şeyin hazır halde olduğunu düşünün. Tek yapmanız gereken birinin hayatını anlatan bir belgesel çekmek.

Herkesin tanıdığı biri mi olmalı? Yoksa hiç kimsenin tanımadığı biri mi? Hani derler ya: "Hiç tanımadığım birine kendimi saatlerce anlatasım var." Belki de aradığımız şey tam da budur. Bu cümleyi kuran birisi... Bunların hiçbiri uzaklarda kalmış hayaller değil. Etrafımızda binlerce insan var. Yoldan geçen birinin hayatını anlatsak olmaz mı? Mutlaka ünlü birileri mi olmalı? Ya sıradan gibi görünen hayatların ardındaki sıra dışılıklar? 

Ben olsaydım daha 13 yaşındayken 40 dakikalık savaş filmi çekip ödül kazanan üstelik yine bu yaşlarda arkadaşlarıyla birlikte 8 mm. lik macera filmi çekip bu filmlerin gösterimlerini evinde ücret karşılığında sunan ve ablasına popcorn sattıran küçük bir çocuğun hayatını anlatmak isterdim. Çünkü o çocuk büyüdüğünde dünyaca tanınan usta bir yönetmen olacaktı. Çünkü o çocuk Steven Spielberg olacaktı. Ya da hayalleri uğruna rahat hayatını bırakıp her türlü sıkıntıya göğüs gererek sonunda bütün hayallerini gerçekleştiren bir gencin hayatını anlatmak isterdim. Aslında iki seçenek arasında pekte fark yok. Burada önemli olan bizim hayal gücümüz ve yavan bir hikayeyi nasıl süslediğimiz. Bütün bunlar yapmak istediğimiz şeylere net cevaplar veriyor. Siz olsaydınız hangi hikayeyi yazmak isterdiniz? Daha doğrusu çoktan yazılmış bu hikayelerin hangi kahramanının hayatını anlatmak isterdiniz?

Önemli olan başarmak mı? Yoksa  başardığının herkesçe bilinmesi mi? Genelde bu soruya verdiğimiz cevap “Tabiki önemli olan başarmak!" olur. Ama bence herkes tarafından bilinmesi gerekir. Düşündürücü ve ibret verici hikayesi olan her insanın hakkı verilmeli.

Şimdi tekrar başa dönelim. Spielberg dünyaca tanınan bir yönetmen olmasaydı çocuk yaşta başardığı onca şeyi kim bilecekti? Ya da hayalleri uğruna çektiği her sıkıntıya rağmen bunu başaran kişiyi hangimiz tanıyoruz? Bu iki hikaye arasındaki tek fark şu: "Başarmak ve başardığını göstermek". 

Bu yüzden hayatta başardığımız şeyleri insanlarla paylaşmak başkaları için umut ışığı olabilir. Burada amaç başarımız ve egomuz arasında arkadaşlık kurmak değil, insanların yoluna ışık tutmaktır.

Yine ben olsaydım kapalı kapılar ardında kalmış başarı hikayelerinin kahramanlarının hayatını anlatan belgeseller yapmak isterdim. Peki ya siz?
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder