4 Eyl 2015

YAĞMURCU

Yağmurcu (Kitap - Oyun)
İnsanlar bazen kültür sanat etkinliklerine katılmadıklarını fark ettiklerinde sanki hayatlarında bir eksiklik varmış gibi hissederler. Bu durumun önyargılarımızla da ilgisi vardır. Hatta en büyük sorun önyargılarımızdır.

Ocak 2009’ da konusu ilgimi çeken ‘YAĞMURCU’ adlı oyunu izlemek için iki bilet almıştım. Çok yakın bir arkadaşımla gitmek istedim. Ama tiyatro, sinema gibi faaliyetlere bakış açısı oldukça farklıydı. Tiyatroyu zaman kaybı olarak görüyordu. Israrlarıma dayanamayıp homurdanarak benimle birlikte oyuna geldi.

‘YAĞMURCU’, Richard NASH’ in yazdığı, İrfan ŞAHİNBAŞ’ ın çevirdiği ve Müşfik KENTER’ in yönettiği güzide bir oyundu. Oyuncu kadrosunda Defne ŞENER GÜNAY, Münir AKÇA, Alican YÜCESOY, Ali KİL, Doğacan TAŞPINAR, Nişan ŞİRİNYAN ve Ragıp SAVAŞ’ ın bulunduğu ‘YAĞMURCU’ seyircilerin büyük beğeniyle izlediği güzel bir oyundu.

‘YAĞMURCU’ 1950 yılında yazılan, sinemaya ve müzikale de uyarlanan, yazıldığı günden itibaren kırktan fazla dile çevrilip sayısız kez sahnelenen bir tiyatro klasiği. Bu oyunu izlemek inanılmaz bir keyifti. Hiçbir olumsuz eleştiri yapanı duymadım ve herhangi bir yerde okumadım. Bu oyunu vakit kaybı olarak gören ve önyargılı davranan arkadaşım oyun çıkışı ‘İyi ki gelmişiz. Ben de profesyonel bir eğitim alıp tiyatro oyuncusu olmak istiyorum’ demişti. Sonradan hayat şartları buna engel olsa bile oyundan sonra hiçbir şeye karşı önyargılı davranmadı. 

Burada önemli olan hayatta hiçbir şeye karşı önyargılı olmamamız gerektiğidir. Bu gibi şeylerde genel olarak önyargı bizlerde mevcut olduğundan derhal kafamızdan silinmesi gerekiyor. ‘Hayatta hiçbir şeye…’ dedik ya, sinema ve tiyatro gibi hayatımızı ciddi anlamda renklendiren şeylere karşı önyargılı olmamalıyız. Günün birinde en çok izlenen oyunda oyunculuk yapan, yazan ve ya yöneten kişilerden biri olmamız olasıdır. 

‘Bir yerden başlamak lazım’ demiştik. Aslında başlanması gereken şey tam olarak budur. Önyargılardan kurtulmak. Sinemaya gitmek, tiyatro oyunları izlemek bizlere ne vakit kaybettirir ne de başka bir şey. Üstelik çok şey kazandırabilir. Bazen oyunda ya da filmde geçen bir replik bizim hayatımızda bambaşka bir kapı aralayabilir. Aralanmış bir kapıya dokunup açmak ne kadar zor olabilir ki? Belki de bu kapıyı aralayan şey kurtulduğumuz önyargılarımızdır. Film ya da oyunda ki bir replik değildir. Aslında izlememek için kullandığımız önyargılarımızı yıkıp oraya gitmemizdir belki de. Kim bilir önyargılarımızı yıkıp gitmeseydik ufacık bir dokunuşumuzu bekleyen aralık bir kapı olmayacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder