24 Mar 2016

İNTERNET DİZİLERİ

Yakın zamanda birkaç internet dizisi izledim. Uğruna emek verilen her iş saygıyı hakediyor. Birçoğu hakikaten güzeldi. Aslında bir yerden başlamak adına güzel bir senaryo yazılıp bu işe girilebilir. İlk etapta ciddi bir getiri beklenmemeli. Ancak ilerleyen zamanlarda iyi bir getirisi olabilir.
  
Ortalama 7 - 12 dk aralığında bir Web dizi hiç fena olmaz. Geçenlerde bu işi çok isteyen biriyle oturup internet dizisi için senaryo yazmaya başladık. On gün içinde bir sezon çekimlerini bitirme hedefiyle yola çıkmıştık. Ancak senaryonun yazım aşaması repliklerin düşündürücü yazımıyla tam dört gün sürdü. Deneme çekimleri iki gün sürünce, zaten bir günde yapmayı planladığımız tüm işler altı günümüzü almıştı. Dolayısıyla ağızdan çıktığı kadar kolay olmuyormuş. Sonra bu proje yapım aşamasında rafa kaldırıldı. Belki de olması gereken buydu. Burada önemli olan en başından doğru bir planla ilerlemek.

Şehirde üniversite okuyan başarılı bir hukuk öğrencisi ile memleketten gelen ticaret aşığı bir kuzen. Birbirine zıt iki karakter, nereye kadar aynı evi paylaşıp geçinebilir ki? Dizinin adı EMMOĞLU olsa ve bu konu üzerinden yola çıkmak klişeyi enteresan bir şekilde süslemek ile birleşince kendini izlettirmeyi başarabilir mi? Yoksa hiçkimsenin aklına gelmeyen uçuk fikirler bulup yazmak mı? Önemli olan klişe ya da uçuk bir fikir değil. Yazacağınız senaryoyu benimseyebilmek. Ben olsam nasıl hikayeler izlemek isterim? Kendi hayatımdan kesitlere rastlayabilir miyim? 

Kendi düşüncelerimden yola çıkacak olursam, hikayede samimiyet isterim. Konunun çok farklı olmasına da gerek yok. Hemen hemen herkes izlediği şeylerde kendini bulmayı seviyor. Bu yüzden internet dizisi diye hafife almayın ve ne olsa izlenir mantığından sıyrılıp, varsa inandığınız birşeyler hemen yazmaya başlayın.

Web dizi çekimi yapmak tv dizilerine oranla daha kolay. Ancak hafife alınacak kadar basit değil. Komedi, macera vs. imkanlarınız doğrultusunda elinizden hangisi geliyorsa, samimiyetinize inanıyorsanız, hiç durmayın. Maddi anlamda getirileri olduğunda ve izleyicilerin olumlu tepkilerini gördükçe emin olun devamını getirmek isteyeceksiniz.

Eee neden hala duruyoruz o zaman?


22 Eki 2015

KARA SEVDA



Star TV’ de bu ay yeni bir dizi başladı. Belki birçoğumuz izlemişizdir. Dizinin adı KARA SEVDA. Başrollerinde Burak ÖZÇİVİT ve Neslihan ATAGÜL yer alıyor. Klasik gibi görünen hikayeyi şimdilik güzel işlediklerini düşünüyorum. Burak ÖZÇİVİT dizide Kemal karakterine hayat verirken Neslihan ATAGÜL ise Nihan karakterini canlandırıyor. Birbirlerini çok seven ancak bir şekilde yolları ayrılmak zorunda kalan Kemal ve Nihan. Kardeşini kurtarmak için sevmediği bir adamla evlenmek zorunda kalan Nihan yıllar geçmesine rağmen Kemal’ i unutamıyor. Beş yıl sonra Kemal geri dönüyor. Büyük bir şirkette iyi bir pozisyonda çalışıyor. Kemal’ in intikam almak isteyen bir hali var. Çünkü Nihan’ ın kendisini yıllar önce neden terk ettiğini bilmiyor.  

Oyunculuklar başarılı. AY Yapım güzel bir işe imza atmış. Her yeni başlayan dizi için sunduğumuz temennileri Kara Sevda dizisi içinde sunuyoruz. Umalım ki reyting karmaşası yüzünden farklı bir hal almasın.

Neslihan ATAGÜL henüz 23 yaşında olmasına rağmen oynadığı karakterlerin altından o kadar güzel kalkıyor ki tebrik ediyorum. Dizinin diğer oyuncularını da tebrik etmek gerekir. Ancak takdirin büyüğü şahsi kanaatimce Nihan karakterine hayat veren Neslihan ATAGÜL’ e gelmeli. Aldığı ödüller ve oynadığı karakterlerle başarısına başarı katıyor.

Bu dizinin olası reyting sorunlarına rağmen güzel bir şekilde ilerlemesini diliyorum. Diğer yandan da oyunculuğa gönül vermiş insanların güzel projelerle sık sık tv, sinema ve tiyatro gibi seyrine doyamadığımız farklı alanlarda karşımıza çıkmalarını isterim.

Genç yetenekler her geçen gün kendilerini daha çok geliştirip daha çok kitleye hitap ediyorlar. Bu çok iyi bir gelişme. Bunun sürekliliğini yeni projeler başladıkça izleyip görelim. Kara Sevda dizisine de gönülden başarılar dileyelim.

26 Eyl 2015

CESUR YENİ DÜNYA

Geçmişten günümüze dek insan beynine çeşitli deneyler yapıldı. Bunların gerçek olduğuna inanmak oldukça güç. Bu deneylerden bazıları;
-          Zihin Kontrolü
-          Vücut Dışı Deneyi
-          Zihin Mıknatısları
Ve daha niceleri.

Yapılan bu deneyler zaman zaman birçok filme konu oldu. Bazıları severek izlendi. Bazıları ise izleyenler tarafından pek beğenilmedi. Belki bu tarz konuları anlatan diziler de çekilmiş olabilir. O kadar çok dizi ve film var ki, her birini tek tek bilmek kolay değil.
Her ne olursa olsun. Diğer ülkelerde var ya da yok. Önemli olan bizlerin bu tür projelere imza atabilmesi. Şöyle birkaç başarılı senarist bir araya gelip, bu deneylerin detaylarını araştırıp senaryolaştırsa hiç fena olmaz.

Benzer bir senaryo yazmaya kalktığımda bütün deneyleri araştırdım. Detaylarıyla inceledim. Ama her baktığımda yeni bir şeyler çıktı. Bazı zamanlar çok şaşırdım. Öyle şeyler yapılıyor ki şaşırmamak elde değil. Bu deneyler radyasyonlar, elektrik şokları, ilaç testleri gibi birçok yöntemle yapılıyor. İnsanı bambaşka kapılar arasından geçmeye zorlayan bu tehlikeli ve korkunç deneyler sağlam bir düşünce ürünü haline gelmeli. Film anlamında güzel işler ortaya çıkması için bu gerekli.

Üzerine düşünmeye değeceğine inanıyorum. Oldukça profesyonel senaristlerimiz mevcut. Bu işin hakkını verebilirler. Sadece film olarak değil, 7 ya da 8 bölümlük bir dizi haline de getirilebilir. Çünkü bu konudan sezonlar süren bir dizi çıkarmak çok zor. Gerçi zorlasalar olur. Olursa  kendini ne kadar izlettirir? O kısmı tartışılır.

Projenin bir de ismi olmalı. Gerçi böyle bir proje olsun da adının ne olduğu çok önemli sayılmaz. Deneyleri araştırırken o heyecanla “Cesur Yeni Dünya” adıyla yazacaktım. Bu ismi zirai bir kitapta gördüm. Oldukça ilgi çekici geldi. Aynı isimle herhangi bir dizi film olup olmadığına bakmadım. Olma ihtimali var elbette.

Sürekli farklılıktan bahsediyorsak bu türlere de değinilmeli. Sinema, diziler ve tv programları ne kadar akıcı olursa sektörü o kadar ilerletir.

İnsan beynine yapılan bu deneyleri anlatan dizi ya da film çekilse şahsım adına çok memnun olurum. Hemen hayal gücümüzü uykusundan uyandıralım. Ülkemizde böyle bir proje gerçekleşir. “Cesur Yeni Dünya” adını taşıyan bu 7 bölümlük dizi kısa zamanda Türkiye’ nin hatta birçok ülkenin ilgi odağı haline gelir. Neden olmasın ki?

21 Eyl 2015

ICARLY




nıckelodeon
iCarly


ABD’ de 1977 yılında yayına başlayan TV kanalı Nickelodeon, çizgi filmlerin yanı sıra gençlik dizilerine fazlasıyla yer veriyor. Birçok dizi yayınlandı. Bu dizilerin güzel yanı 20 – 25 dakika aralığında olmaları. Hem kısa hem eğlenceli. iCarly, bunlardan sadece biri.

İCARLY, ABD’ de 2007’ de başlayan gençlik dizisi. Türkiye’ de bir yıl sonra yayınlanmaya başladı. Miranda Cosgrove, Jerry Trainor, Jennette McCurdy, Nathan Kress gibi başarılı oyuncuların yer aldığı bu gençlik dizisi Türkiye’ de epey sevildi. Dizide farklı bir fikir üreterek Carly(Miranda Cosgrove), Freddie(Nathan Kress) ve Sam(Jennette McCurdy) internetten canlı gösteri yapmaya başlarlar. Program ilerledikçe hem çok sevilirler hem de iyice program içeriğini geliştirirler.

Dizinin yaratıcısı Dan Schneider bu tarz dizilerdeki başarısını hitap ettiği kesime fazlasıyla göstermiş bulunmaktadır. Başarılı yapımcı her yaşa hitap edebilen bir dizi furyası başlattı. Dizi 7 sezon sürdü. Sonrasında bir tv filmi halinde sonlandırıldı. Oldukça güzel ve keyifle izlenebilecek bir diziydi. Kısa olması ve o daracık zaman aralığına çok şey sığdırıp anlatmaları başarılarını katlayan asıl nedendi kanımca.

iCarly bu başarılı yapımlardan sadece bir tanesi. Bunun gibi bir sürü dizi daha var. Türkiye’ de bu tarz dizilere yer verilmeli. Gençlerin sevebileceği kendini izlettirecek başarıda olan böylesi güzel işlere ihtiyacımız var. Bir ara Disney Channal’ da “Zil Çalınca” adında bir mini dizi yayınlanıyordu. Son durumundan haberdar değilim ama başlangıç olarak nitelendirirsek kötü bir iş sayılmazdı. Daha da geliştirerek çok daha güzel mini diziler çekilse ve onlara ait bir kanal kurulup yayınlansa güzel olmaz mı ? “Kanal kurmak mesele” denildiğini duyar gibiyim. Var olan kanallar çok iş görür. Onlar yayınlasa genç nesillere olması gereken projelerle hitap edilebilir.

Aynı şekilde internet dizileri de bu tarz şeylere yakın aslında. Onu televizyona aktarsak, biraz daha senaryosu üzerinde oynasak ve ticari amaç gütmeden sadece insanları eğlendirmek,  keyifli bir 20 – 25 dk geçirmelerini sağlamak çok zor olmasa gerek. Güzel projelerin geleceğine inanarak beklemedeyiz.

9 Eyl 2015

EYLÜL GELDİ

tv
Adı Mutluluk - Yaz' ın Öyküsü - Kırgın Çiçekler - Kiralık Aşk
Yeni sezon geldi çattı. Eski diziler yayına girmeyi bekliyor. Biz seyirciler de birçok diziyi merakla bekliyoruz elbet. Yaz başında yine her zamanki gibi bir sürü dizi başladı. Yayından kalkan da oldu kalkmak üzere olanlar da var. Sürekli bir devir daim söz konusu ekranlarda. Birçok dizi gerçekten gayet güzel ilerliyor. Ama bazıları çoktan bitmeliydi. Hepimiz bazı dizilerde kendimizden birer parça buluyoruz ama bir yerden sonra ister istemez sıkılıyoruz izlerken çünkü bariz bir şekilde konu değişikliğine gidiliyor. Bu izlenme oranlarını arttırmak adına yapılıyor olabilir. Çünkü ister istemez reyting uğruna hareket etmek zorunda kaldıklarını düşünüyorum.

Enteresan bir hikaye düşünün. Herkese hitap ediyor. Ama izlenme oranları bütün dengeleri alt üst ediyor. Ben hala reytinglerin ölçümünü anlamış değilim. O kadar güzel projelerin yayın hayatına son veriliyor ki, üzücü bir durum bu.

Uzun zaman önce Osman SINAV’ ın yapımcılığını, Yiğit GÜRALP’ in senaristliğini yaptığı “DOLUDİZGİN YILLAR” adlı dizi reyting yüzünden yayından kaldırılmıştı. Ama daha sonra seyircisi yalnız bırakmadı ve dizinin yeniden yayına girmesini sağladı. Peki düşük reyting alan bir dizi nasıl oldu da yeniden başladı. İyi ki başlamıştı zaten. Çünkü Yiğit GÜRALP gibi çok özel bir insan senaryosunu yazıyordu. Gayet güzel ilerledi ve tadında bitti. Buda senaristin başarısı. Varsın reytingi düşük olsun.

tv
Doludizgin Yıllar
Eylül ayı geldi ve patır patır dizi yağmuru başlıyor. Şimdi yine yayın karmaşası başlayacak. Bazılarının günü ve saati değişecek. Bazılarının ise yayın hayatı bitecek. Ben de her izleyici gibi beğendiğim projelerin yayın hayatına devam etmesini isterim. Ama bu reyting olayı neden bunca zamandır bir düzene girmiyor anlamak çok zor. 13 bölümlük bir deneme süreci de az gibi. Dizilere, kendilerini gösterebilmeleri için daha fazla süre tanınmalı. Üstelik bazı diziler bırakın 13 bölümü bir ay bile yayında kalamıyor. Bunun doğruluğu tartışılır.

Genel olarak bakıldığı zaman bu yıl başlayan dizilerin bir kısmı önceki yıllara nazaran daha başarılı gibi. Ama onların da birçoğu bitirilme sürecinde sanırım. Mesela Kırgın Çiçekler, Yaz’ ın Öyküsü, Adı Mutluluk, Güneşin Kızları, İnadına Aşk, Kiralık Aşk gibi epey dizi başladı. Bunların arasından kişisel düşüncem, Yaz’ ın Öyküsü ve Kiralık Aşk iyi gibi görünüyor. Olurda bitirilmezlerse daha çok izlenmek için umarım konularda değişiklik yapıp senaryonun gidişatını kötü yönde ilerletmezler. Hangilerinin yayın hayatına devam edip hangilerinin yayından kaldırılacağını çok net bilmiyorum ama umarım adaletli bir sonuç çıkar. Çünkü reytingi düşük denilen dizilerin büyük çoğunluğunun sevenleri hafife alınacak kadar az değil. Buna rağmen yayından kaldırılacak olanlar için çokta yapılacak bir şey yok. Güzel bir yayın döneminin başlıyor olmasını istemenin yetmeyeceğinin bilinciyle umalım ve bekleyelim.

7 Eyl 2015

BABA CANDIR


Son zamanlarda gitgide çoğalan uyarlama dizilere yakın zamanda bir yenisi daha eklendi. Orijinal adı "What Happens To My Family" olan dizi TRT 1’ de Kore’ den uyarlanan Baba Candır dizisidir. Yapım şirketi MF Yapım’ dır. Dizi daha çok yeni ama aile havasını güzel yansıttıkları kanısındayım. Henüz izlemeyenler için biraz konusundan bahsedecek olursak; 
"Yufkacı Salih eşini kaybettikten sonra üç çocuğuna kendi bakar. Tüm hayatını onlara adamıştır. Kardeşi Nermin ve üç çocuğuyla birlikte yaşar. Bundan yıllar önce Emrecan okul gezisiyle Kapadokya’ ya gider. Orada derede boğulur. Ceylan onu kurtarır ve Emrecan 11 yıl sonra onunla evleneceğinin sözünü verir. Ceylan anne ve babasını küçükken bir kazada kaybeden kimsesiz bir kızdır. 11 yıl sonra Ceylan İstanbul’ a gelir ve hikaye başlar. Ece, Egemen, Emrecan Salih’ in çocuklarıdır. Ece yönetici asistanlığı yapar. Egemen doktordur. Emrecan ise işsiz ve sürekli başı derde giren biridir. Bir de Ece’ nin çalıştığı şirketin veliahtı Haluk var. Ece ile hiç anlaşamazlar ve sürekli didişirler."

Dizinin henüz 6 bölümü yayınlandı. Şimdilik gayet güzel ilerliyor. İzleyici olarak oyuncuların karakterlerle çok iyi örtüştüğü kanaatindeyim. Oyuncular ve canlandırdıkları karakterlerden bahsedecek olursak;
Baba Candır

Settar TANRIÖĞEN – Salih ÇELİK
Tülay BURSA – Neriman
Özgün KARAMAN – Emrecan
Melis TÜZÜNGÜÇ – Ceylan
Uraz KAYGILAROĞLU – Haluk
Berna KORALTÜRK – Ece
Tolga PANCAROĞLU – Egemen 

Oyuncuların hepsi oldukça samimi ve içten belli ki set ortamlarında da aynı samimiyet ve sıcaklık var. Yine de ekstra olarak Uraz KAYGILAROĞLU’ na rolü çok yakışmış. Her rolün altından başarıyla kalkabileceğine inandığım başarılı bir oyuncu. 

"Baba Candır" dizisi ailecek izlenebilecek güzel bir proje olmuş. Her zaman savunduğumuz gibi yapılan bir işe verilen emek daima saygıyı hak ediyor. Aile demişken herkes kendinden ve ailesinden bir parça bulabilir bu dizide. Dilerim reyting uğruna yayından kalkan bazı diziler gibi bu dizinin sonu hüsran olmaz. Birçok kitle ile aynı düşünceyi paylaştığımıza inanıyorum.

Hepimizin, ailelerimizden birileriymiş gibi görüp evlerimizde ağırladığımız bu karakterlerin ve bu gibi hikayelerin uyarlama da olsa devamı gelmelidir. Sıcacık aile havasını bizlere solutan  bu güzel insanlara başarılar ve bol reytingler dileriz.

4 Eyl 2015

KURT ADAM ZOLTAN

kurtadam
Zoltan HORKAI
Geçtiğimiz aylarda Animal Planet’ te başlayan Zoltan The WolfMan(Kurt Adam Zoltan) bir realite macera dizisi. Zoltan HORKAIİ, uzun yıllardır Hollywood filmleri, belgesel ve reklamlarda hatta televizyon sektörü için hayvan eğitmenliği yapıyor. Birçoğumuzun izlediği filmlerdeki hayvan sahneleri için kamera arkasında işini gayet başarılı bir şekilde yürüten HORKAI belki de bu yüzden herkesin tanıdığı bir yüz değil. Aslında Zoltan HORKAI’ nin kendi hayatını izliyoruz. Oldukça ilgi çekici ve izlerken insanı geren bir belgesel.

Zoltan Macaristan’ ın Budapeşte şehrinde bir çiftliğe sahip. Orada neredeyse hepsine yabani diyebileceğimiz hayvanlarla birlikte yaşıyor. Kurt sürüleri, yaban domuzları, ayılar… Burada Hayvan Eğitim Merkezi’ ni yürüten Zoltan aynı zamanda ‘Doğal Motivasyon’ adlı eğitim konseptiyle biliniyor. Evcil hayvanlar ve yabani hayvanların doğaları oldukça farklıdır. Vahşi hayvanlar insan yardımına çok bağlı kalmadıklarından eğitimleride oldukça zordur. Sıradan hayvan eğitme yönteminin dışında bir şeyler uygulamak gerekiyor. Hayvana hissettirilecek güvenin ardından işler biraz daha kolaylaşabilir. Bu yüzden ‘Doğal Motivasyon’ tekniklerini kullanırlar.
Zoltan’ ın yaptığı iş ciddi bir takım çalışması gerektiriyor. Ekip üyelerinin her biri alanında oldukça başarılı. Bunların bazıları: Peter IVANYI (Hayvan Koordinasyon Ekibinin yönetiminden sorumludur.). Adam BARTOS (10 yıldan fazladır bu ekibin önemli bir üyesi ve profesyonel bir fotoğrafçıdır.) HORKAI; Cadılar Zamanı, Barbarossa, Eragon, Kan ve Çikolata gibi birçok filmde, Coca Cola, Alman birası, Henkel, Domestos gibi birçok reklamda ve birçok belgeselde hayvan eğiticiliği yapmıştır.
kurt adam
Kurt Adam Zoltan
Zolkan HORKAI, insanların televizyon da izlerken bile korktuğu vahşi hayvanlarla bu kadar içli dışlı hatta onlarla birlikte yaşıyor. Bu durum bakıldığında gerçek olamayacak kadar korkunç bir görüntüye sahip. Düşüncesi bile korkunç görünen bu hayat hikayesi belki de bizim bu şekilde algılamamızla alakalıdır. Belki de tuhaf karşılanacak bir durum yoktur. Çünkü onlar bu hayatı benimsedikleri için gayet renkli ve eğlenceli olarak görüyorlar. Yine de izlemeyenler için tavsiye edilebilir. İzlediğimiz filmlerin kamera arkalarından çok daha fazla görebileceğimiz şeyler var. Tamamen gerçek bir dünyayı anlatan çok başarılı ve oldukça zor bir ekip işi. Bu ekip çok başarılı ve her anını gözlerinizi alamadan izleyebileceğiniz güzel bir realite macera dizisi. Bazı tesadüfler insanı merak uyandıran şeylerin içine çekebilir. Tesadüfen gördüğüm bu proje bende, belgesel ve benzeri birçok şeyi araştırma ve öğrenme isteği uyandırdı. Vahşi hayvanların hiçbir şekilde eğitilemeyeceğine inananlardandım. İşler bu şekilde yürümüyormuş. Korkunç sandığımız hayvanların ve izlemekten bile çekindiğimiz hayat hikayelerinin başarılı olmasının altında yatan sebeplerden bazıları birçok şey de olduğu gibi bunu istemek, inanmak ve çabalamak. ‘Vahşi hayvanlar’ diye nitelendirdiğimiz hayvanlar bile sevgi ve onlara hissettirdiğimiz güvenle sanıldığı kadar zor olmayan yöntemlerle eğitilebilirler.

UYARLAMA DİZİLER



suskunlar
Sleepers-Suskunlar
Son yıllarda çok fazla uyarlama dizi izledik. Kimisi beğenildi. Kimisi reyting kurbanı oldu. Biz seyirciler, hatta ciddi anlamda sağlam televizyon takipçileri olarak hemen hemen hepsine iyi ya da kötü yorumlar getirmişizdir.

Çoğu zaman kendi aramızda bazen de sosyal medyada uyarlama dizileri tartıştık. Ama bir şekilde hayatımızın tam ortasında yerlerini aldırlar. "Özgün bir şeyler yapılmalı’"diye söylendik. Tek taraflı bakmamak lazım. Dizi, sinema, tiyatro sektörü gerçek anlamda zor alanlar. Dışarıdan bakıldığında "Çok kolay para kazanıyorlar, bunların yaptığı da iş mi ?" vs. birçok söylemlerimiz oldu. Birçok kez set ortamında bulunup şahit oldum. Hakikaten zor. Verilen emek saygıyı sonuna kadar hak ediyor. Uyarlama da olsa çokça uyarlama dizileri hayranlıkla izledik ve bittiğinde hayatımızdan bir şeyler eksildi diye üzüldük. Örneğin; 
  • Alexandre Dumas’ ın Monte  Kristo Kontu adlı kitabından uyarlanan Ezel dizisi,
  • The Nanny adlı dizinin uyarlaması olan Dadı dizisi,
  • Sleepers filminin uyarlaması Suskunlar dizisi,
  • Dawson’s creek dizisinden esinlenilen Kavak Yelleri,
kavak yelleri
Dawson' s Creek - Kavak Yelleri
  • The Jeffersons dizisinin uyarlaması Tatlı Hayat,
  • Rich man Poor man dizisinden esinlenilerek yapılan Kuzey Güney ve bunlar gibi daha niceleri…
Yabancı dizi, film ve kitaplardan esinlenilerek yapılan fazlaca uyarlama izledik. "Keşke bizim dizileri de uyarlasalar!" diyenlerimiz olmuştur. Bu durumda en çok konuşulan dizilerden biri olan Aşk-ı Memnu dizisinin senaryosu İtalyanlar tarafından satın alındı. Kendi oyuncularıyla yeniden çekecekler. Belki de çekmişlerdir kim bilir. Önemli olan bir yerli dizinin de başka ülkelerce uyarlanması.
tatlı hayat
The Jeffersons - Tatlı Hayat

Uyarlamalar iyi mi kötü mü tartışılır. Bazen de akışına bırakmak izlediğimiz dizilerin tadını çıkarmamıza vesile olabilir. Çok daha güzel diziler yaparak bizim dizilerimizin de başka ülkeler tarafından uyarlamasını sağlamakta gurur vericidir.