![]() | |
İsteyelim ama beklemeyelim! |
Hayatta gerçekleşmesini istediğiniz bir şeyler varsa beklemeyin gidin kendiniz alın derler ya çok doğru bir laf. Çünkü neyi beklerseniz o size gelmeyecektir. İşin kader boyutu farklı elbet ama bizler mücadele etmezsek eğer yapacağımız tek şey beklemek olur.
Bahanelerimiz ne olursa olsun bizlere göre her zaman çok güçlüdür. Ama onlar bizim için bahane değil gerekçelerdir. Kabul edemiyoruz. Hatalı olan başkası ya da başkaları değil bizleriz. Hayatımızda yaşadığımız olumsuz ne varsa birçoğunun sebebi yine bizleriz.
Heybeliada Ümit tepesinde Aya Triada adında bir manastır var. 70’ li yılların başında eğitime kapanmış bir manastır ve ruhban okulu. Günümüzde turistlerin oldukça ilgi gösterdiği bir yapı. Tarihi oldukça geniş bir manastır. Ada açıklarına yanaştığınızda adanın en tepesinde tüm görkemiyle karşılıyor sizleri. Tesadüfen ilgimi çektiğinde hemen gittim oraya ve farklı bir havası vardı. Kendi yorumumu katarak hatta tamamen kurgulayıp farklı bir hikaye tasarlayıp yepyeni bir senaryo yazmak istedim. Turistler içerde gezinirken ben görevliye kısa film çekmek istediğimi söyledim. Bunun için Kasımpaşa’ da ki Fener Rum Patrikhanesi’ nden izin almam gerektiğini söyledi. İskelede çekim yapmak için izin, manastır çekimi için izin, sokak çekimi için valilikten izin, bahçe ve parklar için belediyeden izin… Hep bir izin ve süreci zorlaştıran şeyler sanki sadece benim karşıma çıkıyordu. Yoksa bu işi bırakmak için bahaneler mi üretiyordum?
Sürekli sorun ve sıkıntıyı çıkaran onlar gibi geldi her zaman. Aslında sorunun kaynağı bendim. Çünkü yeteri kadar istemiyordum. Yakınmak ise adettendir mantığıyla sürekli şikayet edip durdum. Sonuç olarak birçok kesimce beğenilen senaryomu imha etmek sonunu getirebildiğim tek şey oldu. Ben mücadele etmedim. Bu yüzden de kimse benim işimi kolaylaştırmadı. Bir şeyi istiyorsanız gidin kendiniz alın lafını ben burada doğrulamış bulundum. Kafamda büyüttüğüm izin meseleleri aslında sadece birkaç saatimi alacak basit bir şeydi.
Bahaneler istiyorsak en güçlüsünden her daim sıralarız. Korkularımız kararlarımızı etkilemediği sürece altından kalkılamayacak iş olduğunu düşünmüyorum.
Aya Triada manastırının senaryosunu yazdıktan sonra kimse okuttuysam beğenildi. Daha önce bir sürü senaryo yazmama rağmen en çok beğenilen buydu. Üzerine gitmeliydim. Ama olmadı. Şimdi sokağa çıkıp sorsam insanlara kaç kişi bu filmi çekmek ister? Belki birçoğu deli olduğumu düşünür. Tezatlıklar bununla da sınırlı değil. Kısa metraj dediğim ve kendi çapımda 70 dakika süre biçtiğim bu hikayenin kısalığı nerede kaldı diye soran hiç olmadı. Velhasıl bu iş olmadı. Üzerinden de dört koca yıl geçti.
Söylemek istediğim şey aslında en başta söylediğim şey ile aynı. Bir şeyi istiyorsanız gidin alın. Söylemesi çok kolaydır. Emin olun bunun için mücadele etmek bahaneler üretmekten çok daha kolay. Bizler hep kolay olanı seçtiğimizi sanıyoruz. Aslında hep zor olanı seçiyoruz. İşlerimizi sürekli yokuşa sürerek bizler zorlaştırıyoruz.
Sinema camiasının içinde bulunmak istiyorsanız kendinize ve sinemaya bir şeyler katmak istiyorsanız bahanelerin arkasına sığınmayın. Aya Triada konulu hikaye sizlere örnek olsun. Buradan yola çıkarak sadece sinema değil tüm hayatınızla ilgili işlerinizde korkmayın ve üzerine gidin. Sandığımız kadar zor olmadığını yaşadıktan sonra değil yaşamadan önce kestirip ona göre hareket edelim. İsteyelim ama beklemeyelim. İsteyelim ve başaralım. Her başarı öyküsünün altında yatan en önemli gerçek başaran insanların bizlerin arasından çıktığıdır.